GÖNÜLLERİN ADMİNİ
  171-LUT-KAVMININ-HELAKI
 

Hz. Lut’un Soyu

 
 

Kur’an-ı Kerim’de Hz. Lut’un kimliği, doğum yeri, yaşadığı zaman dilimi ve babasının kim olduğu hakkında detaylı bilgi yoktur. Kur’an-ı Kerim’e göre, kıssaların meydana geldiği yıl ve gün, şahısların kimlikleri ve bunların tarihi kronolojik sıraya göre verilmesi önemli değil, olayın ibret ve öğüt alınacak noktaları önemlidir. Bizler Hz. Lut’un künyesi hakkındaki ayrıntılı bilgileri bazı tefsir kaynaklarından ve tarih kitaplarından öğrenebilmekteyiz. İslami kaynaklarda geçtiği üzere Terah’ın üç tane oğlu vardır. Haran, İbrahim ve Nahor. Hz. Lut, Haran’ın oğlu, (Azer)Terah’ın torunu ve Hz. İbrahim’in yeğenidir. Bu bilgiler Kitab-ı Mukaddes’teki bilgilerle de örtüşmektedir. Hz. Lut, babası Haran’ı küçük yaşlarda kaybetmiş ve belli bir dönem için amcası Hz. İbrahim’in himayesi altına girmiştir. Bu meyanda Muhammed Esed Kuran Mesajı kitabında Hz. Lut’un peygamberlerin atası olan Hz. İbrahim’in soyundan gelmemesine rağmen iki sebepten ötürü Hz. İbrahim’in zürriyetinden sayıldığını ifade etmektedir. Birincisi, Hz. Lut’un babası Haran’ın ölmesiyle birlikte ilk gençlik yıllarından itibaren belli bir döneme kadar Hz. İbrahim’i babasının ardından giden bir çocuk gibi takip etmesi ve Hz. İbrahim’in himayesi altına girmesi. İkincisi, eski Arapça kullanımında amcanın çoğunlukla “baba” olarak ve yeğenin de “oğul” olarak tanımlanmasıdır. Ayrıca Kur’an-ı Kerim’de genelde Hz. İbrahim ile ilgili ayetlerin devamında Hz. Lut’un isminin zikredilmesi de Hz. İbrahim ile Hz. Lut arasında bir kan ve dil bağının olduğunu göstermektedir.

Hz. Lut’un soyunu araştırırken peygamberlerin atası olan ve Hz. Lut’un amcası İbrahim (a.s) hakkında da kısaca bilgi vermek istiyoruz. Hz. İbrahim, En’am suresinde anlatıldığı üzere kendi toplumunun putperestlik paralelinde gelişmiş değerlerini kabul etmeyerek tek başına put yapan ve puta tapan babası Azer  dâhil tüm putperest kavmini karşısına almış ve tevhit mücadelesini korkusuzca yerine getirmiştir. Bu çerçevede daha küçük yaşlarda babasını kaybeden ve amcası Hz. İbrahim’in himayesinde yaşayan Lut (a.s), Hz. İbrahim’in Allah Teâlâ’nın kâinatın yegâne hâkimi ve yaratıcısı olduğuna dair sözlerini işitmiş ve ona ilk iman eden kişi olmuştur. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de bu husus şu şekilde ifade edilmektedir :

“ Lut ona (Hz. İbrahim’e) iman etti. Doğrusu ben Rabbime hicret ediciyim. O şüphesiz Azizdir, Hakimdir dedi.”

Rivayetlere göre Lut (a.s) ve kavminin yaşamış olduğu yer günümüzde Ürdün olarak bilinen Irak ile Filistin arasındaki topraklardır. Kur’an-ı Kerim, Lut (a.s) kavminin yaşadığı yerin cahiliye Arapları tarafından gerçekleştirilen ticaret kervanlarının yolu üzerinde olduğunu şu ayetlerle anlatır :

“Siz sabah akşam, onların yaşadıkları yerlerden geçmektesiniz. Düşünmeyecek misiniz?”, “O şehrin kalıntıları işlek yollar üzerinde hala durmaktadır . Bunda iman edenler için bir ibret vardır.”

Hz. Lut’un Hz. İbrahim İle Yolculuğu

Hz. İbrahim, kendisinin kâinatın yaratıcısı ile ilgili söylediği sözlerini dinlemeyen kavmini uyarmış, babasının ve kavminin putlarını kırmış ve tek bir
Allah’a yönelmelerini sağlamaya çalışmıştır. Fakat kavmi, onun davetini dinlemeyerek onu ateşe atıp yakmak istemiştir. Hz. İbrahim, bu olaylar üzerine evini ve yurdunu terk ederek Milattan önce 1800 yılları civarında Allah Teâlâ’nın emir ve işaret buyurduğu topraklara hicret etmiştir. İbrahim (a.s), bu yolculuğunda Hz. Lut’u, eşi Sara’yı ve kendisine tâbi olan sahabileri yanına alıp ilk önce Harran şehrine gitmiştir. Bir müddet burada ikamet ettikten sonra buradan Şam şehrine; fakat burada da kıtlık baş gösterince Mısır’a hicret etmiştir. Mısır’da Allah, Hz. İbrahim ailesine ve Hz. Lut’a geçim bolluğu, servet ve hizmetçiler ihsan etmiş; ancak, Firavun’un saldırısı ve zulmünden dolayı Hz. İbrahim, yanındakilerle birlikte buradan ayrılmak zorunda kalmıştır. Hz. İbrahim, tekrar Şam’a doğru hareket ederek Filistin toprağındaki Seb’ denilen yerde konaklamış ve buranın yöneticisi olmuştur. Hz. Lut ise vaaz ve tebliğin inceliklerini, davetin zorluklarını bu yolculukla amcasından öğrenmesiyle birlikte Allahın emriyle kavmini irşat etmek üzere Ürdün topraklarında Ölü Deniz kıyısındaki Sedum (Sodom) bölgesine yerleşmiştir. Böylece Hz. Lut bu topraklardaki insanların hem yöneticisi hem de peygamberi olmuştur.


Lut Kavminin dehşet verici sonu

Bugün LGBT adı altında sergilenmek istenen sapkınlığın simge kavmi olan ve Helak edilen Lut kavminde

 
 
Lut Kavminin dehşet verici sonu

Lut Kavmi ve Altı Üstüne Getirilen Şehir

Lut Kavmi de uyarıları yalanladı. Biz de onların üzerine taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Yalnız Lut ailesini (bu azabtan ayrı tuttuk;) onları seher vakti kurtardık; Tarafımızdan bir nimet olarak. İşte Biz, şükredenleri böyle ödüllendiririz. Oysa andolsun zorlu yakalamamıza karşı onları uyarmıştı. Fakat onlar bu uyarıları kuşkuyla karşılayıp-yalanlamakta direttiler. (Kamer Suresi, 33-36)

Lut Peygamber, İbrahim Peygamberle aynı dönemde yaşamıştır. Hz. Lut, Hz. İbrahim'e komşu kavimlerden birine elçi olarak gönderilmişti. Bu kavim, Kuran'da belirtildiğine göre, o güne kadar dünya üzerinde görülmemiş bir sapıklığı, eşcinselliği uyguluyordu. Hz. Lut, onlara bu sapıklıktan vazgeçmelerini söylediğinde ve onlara Allah'ın İlahi tebliğini getirdiğinde onu yalanladılar, peygamberliğini inkar ettiler ve sapıklıklarına devam ettiler. Bunun sonucunda da kavim, korkunç bir felaketle helak edildi.

Hz. Lut'un yaşadığı bu şehrin, Eski Ahit'te geçen ismi Sodom'dur. Kızıldeniz'in kuzeyinde kurulmuş olan bu kavmin aynı Kuran'da yazılanlara uygun bir şekilde helak edildiği anlaşılmıştır. Yapılan arkeolojik çalışmalardan anlaşıldığına göre şehir, Filistin-Ürdün sınırı boyunca uzanan Tuz Gölü'nün (Ölü Deniz) yakınlarında bulunmaktadır.

Lut (kavmi) de, gönderilen (elçi)leri yalanladı. Hani onlara kardeşleri Lut: "Sakınmaz mısınız?" demişti. "Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Allah'tan korkup-sakının ve bana itaat edin. Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir. Siz insanlardan (cinsel arzuyla) erkeklere mi gidiyorsunuz? Rabbinizin sizler için yaratmış bulunduğu eşlerinizi bırakıyorsunuz. Hayır, siz sınırı çiğneyen bir kavimsiniz." Dediler ki: "Ey Lut, eğer (bu söylediklerine) bir son vermeyecek olursan, gerçekten (burdan) sürülüp çıkarılanlardan olacaksın." Dedi ki: "Gerçekten ben, sizin bu yaptığınıza öfke ile karşı olanlardanım." (Şuara Suresi, 160-168)

Kendilerini doğru yola davetine karşılık kavminin Hz. Lut'a karşı cevabı onu tehdit etmek olmuştu. Lut Kavmi, kendilerine doğru yolu göstermesinden dolayı Hz. Lut'a karşı öfke duyuyor, onu ve onunla birlikte iman edenleri sürgün etmek istiyorlardı. Başka ayetlerde olay şöyle anlatılır:
Hani Lut da kavmine şöyle demişti: "Sizden önce alemlerden hiç kimsenin yapmadığı hayasız-çirkinliği mi yapıyorsunuz? Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Doğrusu siz, ölçüyü aşan (azgın) bir kavimsiniz." Kavminin cevabı: "Yurdunuzdan sürüp çıkarın bunları, çünkü bunlar çokça temizlenen insanlarmış!" demekten başka olmadı. (Araf Suresi, 80-82)

Hz. Lut, kavmini apaçık bir doğruya çağırıyor ve anlaşılır bir şekilde uyarıyordu. Ancak kavmi hiçbir uyarıyı dinlemiyor ve Hz. Lut'u inkar etmeye ve onun haber vermekte olduğu azabı yalanlamaya devam ediyordu:

Lut da; hani kavmine demişti: "Siz gerçekten, sizden önce alemlerden hiç kimsenin yapmadığı 'çirkin bir utanmazlığı' yapıyorsunuz. Siz, (yine de) erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve biraraya gelişlerinizde çirkinlikler yapacak mısınız?" Bunun üzerine kavminin cevabı yalnızca: "Eğer doğru söylüyor isen, bize Allah'ın azabını getir" demek oldu. (Ankebut Suresi, 28-29)

Kavminden bu cevabı alan Hz. Lut (a.s), Allah'tan yardım istedi:

Dedi ki: "Rabbim, fesat çıkaran (bu) kavme karşı bana yardım et." (Ankebut Suresi, 30)

Rabbim, beni ve ailemi bunların yaptıklarından kurtar. (Şuara Suresi, 169)

Hz. Lut'un isteği üzerine Allah, insan görünümünde iki melek gönderdi. Bu melekler, Hz. Lut'a gelmeden önce Hz. İbrahim'e gitmişlerdi. Hz. İbrahim'e yaşlı karısının bir çocuk doğuracağı müjdesini veren elçiler asıl gönderiliş sebeplerini de açıkladılar: Azgın Lut Kavmi, helak edilecekti.

(İbrahim) dedi ki: "Şu halde sizin asıl isteğiniz nedir, ey elçiler?" "Doğrusu biz, suçlu-günahkar bir kavme gönderildik" dediler. "Üzerlerine çamurdan (iyice sertleşip kaskatı kesilmiş) taşlar yağdırmak için. (Ki bu taşların her biri,) Rabbinin Katında ölçüyü taşıranlar için (herkese ayrı ayrı) işaretlenmiştir." (Zariyat Suresi, 31-34)

Ancak Lut ailesi hariçtir; Biz onların tümünü muhakkak kurtaracağız. Ama karısını (kurtaracaklarımız) dışında tuttuk, o, geride kalanlardandır. (Hicr Suresi, 59-60)

Elçilikle görevlendirilmiş melekler Hz. İbrahim'in yanından çıktıktan sonra Hz. Lut'a geldiler. Elçileri tanımayan Hz. Lut önce endişeye kapıldı, ancak onları Allah'ın gönderdiğini anladı:

Elçilerimiz Lut'a geldiği zaman, onlardan dolayı kaygılandı, göğsünü bir sıkıntı bastı ve: "Bu, zorlu bir gün" dedi. (Hud Suresi, 77)
(Lut) Dedi ki: "Sizler gerçekten tanınmamış bir topluluksunuz." "Hayır" dediler. "Biz sana, onların hakkında kuşkuya kapıldıkları şeyle geldik. Sana gerçeği getirdik, biz şüphesiz doğru söyleyenleriz. Hemen aileni gecenin bir bölümünde yola çıkar, sen de onların ardından git ve sizden hiç kimse arkasına bakmasın; emrolunduğunuz yere gidin." Ve onlara şu emri verdik: "Sabaha çıkarlarken onların arkası mutlaka kesilecektir." (Hicr Suresi, 62-66)

Bu sırada kavim, Hz. Lut'un konuklarının geldiğini haber almıştı. Bu konuklara da sapıkça bir eğilimle yaklaşmaktan çekinmediler. Evin etrafını çevirdiler. Konuklarına mahçup olmaktan endişelenen Hz. Lut, kavmine şöyle seslendi:

(Lut onlara) "Bunlar benim konuğumdur, beni utandırıp-dillere düşürmeyin" dedi. "Allah'tan korkup-sakının ve beni küçük düşürmeyin. (Hicr Suresi, 68-69)

Kavminin cevabı ise, Hz. Lut'a çıkışmak oldu: "Dediler ki: 'Biz seni 'herkes(in işin)e karışmaktan' alıkoymamış mıydık?" (Hicr Suresi, 70)
Elindeki tüm imkanları kullanan Hz. Lut, misafirlerine ve kendisine bir kötülük yapılacağı endişesiyle şöyle dedi: "Size yetecek gücüm olsaydı veya sağlam bir yere sığınabilseydim." (Hud Suresi, 80)

"Misafirleri" ise, Hz. Lut' a Allah'ın elçileri olduklarını hatırlatarak şöyle dediler;

(Elçiler) Dediler ki: "Ey Lut, biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana kesin olarak ulaşamazlar. Gecenin bir parçasında ailenle birlikte yürü (yola çık). Sakın, hiçbiriniz dönüp arkasına bakmasın; fakat senin karın başka. Çünkü onlara isabet edecek olan, ona da isabet edecektir. Onlara va'dolunan (azab) sabah vaktidir. Sabah da yakın değil mi?" (Hud Suresi, 81)

Şehir halkının azgınlığının son noktaya varmasıyla beraber Allah, meleklerin yardımıyla Hz. Lut'u kurtardı. Sabah vakti de, kavmin üzerine Hz. Lut'un uyardığı azap gönderildi:

Andolsun onlar, onun konuklarından da murad almak için baskı yaptılar. Biz de onların gözlerini silip kör ettik. "İşte azabımı ve uyarmamı tadın." Andolsun onları bir sabah vakti erkenden, üzerlerinde kararını kılmış bir azab yakalayıp-bastırıverdi. (Kamer Suresi, 37-38)
Ayetlerde, kavmin helakı şöyle tarif ediliyor:

Derken, tan yerinin ağarma vaktine girdiklerinde onları (o korkunç ve dayanılmaz) çığlık yakalayıverdi. Anında (yurtlarının) üstünü altına çevirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş taş yağdırdık. Elbette bunda 'derin bir kavrayışa sahip olanlar' için gerçekten ayetler vardır. O (şehir de) gerçekten bir yol üstünde (hâlâ) durmaktadır. (Hicr Suresi, 73-76)

Böylece emrimiz geldiği zaman, üstünü altına çevirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş, istif edilmiş taşlar yağdırdık; Rabbinin Katında 'belli bir biçime sokulmuş, damgalanmış' olarak. Bunlar zalimlerden uzak değildir. (Hud Suresi, 82-83)

Sonra geride kalanları yerle bir ettik. Ve üzerlerine bir yağmur yağdırdık; uyarılıp-korkutulanların yağmuru ne kötü. Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler. Ve şüphesiz, senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır esirgeyendir. (Şuara Suresi, 172-173)
Kavim helak olurken içlerinden Hz. Lut ve sayıları ancak "bir ev halkı" kadar olan iman edenler kurtarıldı. Hz. Lut'un karısı iman etmemişti ve o da helak edildi:
Bunun üzerine Biz, karısı dışında onu ve ailesini kurtardık; o (karısı) ise (helake uğrayanlar arasında) geride kalanlardandı. Ve onların üzerine bir (azab) sağanağı yağdırdık. Suçlu-günahkarların uğradıkları sona bir bak işte. (Araf Suresi, 83-84)

Böylece Hz. Lut karısı dışındaki ailesiyle ve kendisine inananlarla beraber kurtarıldı. Sapık kavmi ise, yerle bir oldu.

Lut Kavmi'nin yaşadığı bölgenin uydu fotoğrafı

Hud Suresi'nin 82. ayetindeki, "Böylece emrimiz geldiği zaman, üstünü altına çevirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş, istif edilmiş taşlar yağdırdık." ifadesiyle, Lut Kavmi'nin başına gelen felaketin şeklini Yüce Allah bize açıkça bildirir.

Ayetin başında geçen "üstünü altına çevirmek" fiilinin şiddetli bir deprem ile bölgenin yerle bir olduğunu anlatıyor olması mümkündür. Nitekim, helak olayının yaşanmış olduğu bölge olan Lut Gölü, böyle bir depremin oluştuğuna dair "apaçık deliller" taşımaktadır.

Alman arkeolog Werner Keller konu hakkında şöyle diyor:

Bu bölgede bir gün kendini göstermiş olan çok büyük bir çökmede patlamalar, yıldırımlar, yangınlar ve doğal gazlarla birlikte korkunç bir deprem olmuş ve Siddim Vadisi ile birlikte Lut Kavmi'nin şehirleri yerin derinliklerine gömülmüşlerdi. (13)

Zaten Lut Gölü ya da diğer adıyla Ölü Deniz, aktif bir sismik bölgenin, yani bir deprem kuşağının tam üstünde yer almaktadır:
Ölü Deniz'in tabanı Rift Vadisi denilen tektonik kökenli bir çöküntü içinde yer alır. Bu vadi kuzeyde Taberiye Gölü'nden, güneyde Arabah Vadisi'nin ortasına kadar 300 km.'lik bir uzantıda yer alır. (14)

Ayetin devamında "üzerlerine balçıktan pişirilmiş, istif edilmiş taşlar yağdırdık" cümlesiyle ifade edilen olayın ise, Lut Gölü kıyısında meydana gelen volkanik bir patlama ve bunun sonucunda püsküren "pişirilmiş kıvamdaki" kaya ve taşlar olması mümkündür. (Şuara Suresi'nin 173. ayetinde aynı olay "... ve üzerlerine bir yağmur yağdırdık; uyarılıp-korkutulanların yağmuru ne kadar da kötü" şeklinde bildirilmiştir.)
Werner Keller bu konuda da şöyle diyor:

Bu deprem sırasında, yerkabuğunun çatlayıp çöküşü, kabuğun altında uyuyan volkanlara serbest yol vermiştir. Şeria'nın yukarı vadisinde bugün de sönmüş kraterlere rastlanmakta olup buralarda kireç katmanları üzerinde geniş lav kütleleri ve bazalt katmanları yer almıştır. (15)

İşte bu lav ve bazalt katmanları, zamanında burada volkanik bir patlamanın ve depremin olduğunu gösteren en büyük kanıtlardır. Kuran'da, "üzerlerine balçıktan pişirilmiş, istif edilmiş taşlar yağdırdık" ifadesiyle tarif edilen olay da büyük olasılıkla bu volkanik patlamadır. Aynı ayette "... emrimiz geldiği zaman üstünü altına çevirdik" şeklinde ifade edilen olay da Rift Vadisi'nde tektonik kökenli olan ve volkanların yeryüzüne büyük bir şiddetle çıkmasına sebep veren deprem ile onun getirdiği yarılma ve çöküntüler olmalıdır.

Lut Gölü'nün taşıdığı "apaçık ayetler" gerçekten de son derece dikkat çekicidir. Kuran'da anlatılan kıssalar ve bildirilen olaylar, genelde, Ortadoğu, Arap Yarımadası ve Mısır etrafında yoğunlaşır. İşte bu toprakların hemen ortasında Lut Gölü vardır. Lut Gölü, etrafında geçen olaylar kadar jeolojik olarak da dikkat çekicidir. Göl, Akdeniz'in yüzeyinden yaklaşık 400 metre daha alçaktadır. Gölün en derin yeri de 400 metre olduğundan, göl tabanı Akdeniz'in yüzeyinden 800 metre alçaktadır. Bu, dünyanın en alçak noktasıdır: Dünyanın deniz yüzeyinden aşağı olan başka bölgelerinde alçaklık en fazla 100 metre kadardır. Lut Gölü'nün başka bir özelliği de suyundaki tuz yoğunluğunun çok yüksek olması, tuz miktarının %30'u bulmasıdır. Bundan dolayı gölde balık ya da yosun gibi herhangi bir canlı yaşayamaz. Batı dillerinde Lut Gölü'ne "Dead Sea" (Ölü Deniz) denilmesinin sebebi de budur.

Kuran'da anlatılan Lut Kavmi ile ilgili olay, tahminlere göre yaklaşık MÖ 1800 yıllarında olmuştur. Alman araştırmacı, Werner Keller, arkeolojik ve jeolojik incelemelere dayanarak yaptığı açıklamalarda Lut Kavmi'nin yaşadığı Sodom ve Gomorra şehirlerinin yerlerinin Siddim Vadisi denilen ve Lut Gölü'nün en alt ucunda bulunan bölgede olduğunu ve zamanında buralarda büyük ve geniş yerleşim alanlarının bulunduğunu belirtiyor.

Lut Gölü'nün en dikkat çekici yapısal özelliği ise, Kuran'da anlatılan helak olayının nasıl yaşandığını gösteren bir kanıt olmasıdır:
Lut Gölü'nün doğusunda bir yarımada oluşturan ve dile benzeyen bir kısım, gölün içine uzanır. Bu kısma Araplar "El Lisan" yani "dil" adını vermişlerdir. Burada suyun tabanında, adeta gölü ikiye ayıran fakat görülmeyen keskin bir dirsek uzanmaktadır. Bu yarımadanın sağında taban 400 metre derin olduğu halde, sol tarafı şaşılacak kadar sığdır. Son yıllarda yapılan ölçümlerden burasının derinliğinin ancak 15-20 metre kadar olduğu anlaşılmıştır. Daha sonradan oluştuğu tespit edilen bu sığ bölge, önceki yazıda belirttiğimiz deprem ve bu deprem sonucu oluşan kütlevi bir çöküntünün eseridir. Eskiden Sodom ve Gomorra'nın bulunduğu, yani Lut Kavmi'nin yaşadığı yer işte burasıdır.

Zamanında buradan karşı kıyıya yürüyerek geçmek mümkündü. Eskiden Siddim Vadisi'nde bulunan Sodom ve Gomorra şehirlerini, şimdi Ölü Deniz'in alt bölümünün düzgün yüzeyi örtüyor. MÖ 2. bin yılın başlarında korkunç bir doğal felaket sonucu tabanın çökmesi, kuzeyden gelen tuzlu suyun bu yeni oluşan boşluğa akmasına ve buranın dolmasına sebep oldu. (16)

Lut Kavmi'nin izleri, gözle de görülebilir... Kayıkla Lut Gölü'nün bu alt ucunda gezildiğinde, güneş ışınları da suya uygun bir açıyla yansıyorsa, insan şaşılacak bir görünümle karşılaşır. Kıyıdan biraz ötede suyun içinde ağaçların belirdiği görülür. Bunlar da gölün son derece yoğun olan tuzlarının konserve ettiği ağaçlardır. Derinlerde yeşil renkte görülen ağaç gövdeleriyle ağaç artıkları çok eskidir. Bir zamanlar bu ağaçların yapraklarının yeşillendiği ve çiçek açtığı yer yani Siddim Vadisi, bölgenin en güzel yerlerinden biriydi.

Lut Kavmi'nin uğradığı felaketin teknik yönü, jeologların araştırmalarından anlaşılıyor. Buna göre, Lut Kavmi'ni yok eden deprem, oldukça uzun bir yerkabuğu çatlağı (fay hattı)nın sonucunda oluşmuştur. Şeria Nehri'nin yatağını oluşturan 190 kilometrelik mesafe boyunca Şeria Nehri toplam 180 metrelik bir düşüş yapar. Bu durum ve Lut Gölü'nün deniz seviyesinden 400 metre alçak olması, burada bir zamanlar büyük bir jeolojik olayın meydana geldiğini gösteren önemli delillerdendir.

Şeria Nehri ile Lut Gölü'nün bu ilginç yapısı da, yerkürenin bu bölgesinden geçen bir yarık ya da çatlağın ancak bir parçasından ibarettir. Bu çatlağın durumu ve uzunluğu son zamanlarda saptanmış bulunmaktadır.

LUT KAVMİNİN HELAKI
Lut Kavmi'nin yok olmasına sebep olan volkanik deprem ve ardından meydana gelen çöküşü gösteren illustrasyon.

Bu çatlak, Toroslar'ın eteklerinden başlayıp güneye doğru Lut Gölü'nün güney kıyılarından ve Arap çölü üzerinden Akabe Körfezi'ne uzayıp oradan da KızılDeniz'i geçerek Afrika'da son bulmaktadır. Bu uzun çöküntünün uzayıp gittiği yerlerde kuvvetli yanardağ hareketlerinin olduğu anlaşılmaktadır. Öyle ki, İsrail'deki Galilee Dağları'nda, Ürdün'ün yüksek yayla kısımlarında, Akabe Körfezi ve diğer yakın yerlerde siyah bazalt ve lavlar bulunmaktadır.

Tüm bu kalıntılar ve coğrafi özellikler, Lut Gölü'nde büyük bir jeolojik olayın yaşandığını göstermektedir. Werner Keller bu jeolojik olayı şöyle anlatıyor.
Bu bölgede bir gün kendini göstermiş olan çok büyük bir çökmede patlamalar, yıldırımlar, yangınlar ve doğal gazlarla birlikte korkunç bir deprem olmuş ve Siddim Vadisi ile birlikte Lut Kavmi'nin şehirleri de yerin derinliklerine gömülmüşlerdir. Bu deprem sırasında, yer kabuğunun çatlayıp çöküşü, kabuğun altında uyuyan volkanları harekete geçirmiştir. Şeria'nın yukarı vadisinde bugün de sönmüş kraterlere rastlanmakta olup buralarda kireç katmanları üzerinde geniş lav kitleleri ve bazalt katmanları yer almıştır. (17)

National Geographic ise Aralık 1957 sayısında konu hakkında şöyle diyordu:
Sodom Tepesi, Ölü Deniz'e doğru yükselir. Hiç kimse şimdiye dek yok olan şehirler Sodom ve Gomorra'yı bulamadı, fakat bilim adamlarına göre bu şehirler kayalıkların karşısındaki Siddim Vadisi'nde duruyorlar. Büyük ihtimalle Ölü Deniz'in taşkın suları ve depremin altında kaldılar. (18)

Göle kayan şehrin kalıntılarından bir kısmı Lut Gölü'nün güney kıyısında bulunmuştur. Bu kalıntılar, Lut Kavmi'nin yaşam düzeyinin oldukça yüksek olduğunu gösteriyordu.

Pompei de Aynı Sona Uğramıştı

Kuran'da, Allah'ın kanunlarında hiçbir değişiklik olmadığı şöyle haber verilir:
... Onlara uyarıcı-korkutucu geldiğinde, nefretlerinden başkasını arttırmadı. (Hem de) Yeryüzünde büyüklük taslayarak ve kötülüğü tasarlayıp düzenleyerek. Oysa hileli düzen, kendi sahibinden başkasını sarıp-kuşatmaz. Artık onlar öncekilerin sünnetinden başkasını mı gözlemektedirler? Sen, Allah'ın sünnetinde kesinlikle bir değişiklik bulamazsın ve sen, Allah'ın sünnetinde kesinlikle bir dönüşüm de bulamazsın. (Fatır Suresi, 42-43)

"Allah'ın sünnetinde (kurallarında) hiçbir değişiklik" yoktur. Allah'ın kurallarına aykırı davranan, O'na başkaldıran herkes, aynı ilahi kanunla karşılık görür. Roma İmparatorluğu'nun dejenerasyonunun sembolü olan Pompei de, aynı Lut Kavmi gibi, cinsel sapkınlıklara batmıştı. Sonu da Lut Kavmi'yle benzer oldu.
Pompei'nin helakı, Vezüv Yanardağı'nın patlamasıyla gerçekleşmişti.

Vezüv Yanardağı, İtalya'nın, özellikle de Napoli kentinin sembolüdür. Yaklaşık, 2000 yıldan beri suskun olan Vezüv "İbret Dağı" şeklinde adlandırılır. Vezüv'ün bu şekilde tanımlanmasının önemli hikmetleri vardır. Ünlü Sodom ve Gomorra kentlerinin başına gelen felaketle, Pompei faciası birbirine çok benzemektedir.
Vezüv'ün batı yamacında Napoli, doğu yamacında ise Pompei kenti yer alır. Binlerce yıl önce yaşanan bir lav ve kül felaketi, bu kentin    insanlarını ani bir biçimde yakalamıştı. Felaket öylesine ani olmuştu ki, herşey 2000 yıl öncesinde olduğu gibi kaldı. Sanki zaman dondurulmuştu.

Pompei'nin böyle bir felaketle yeryüzünden silinmesinde elbette ders çıkarılabilecek birçok yön vardı. Tarihi kayıtlar, şehrin yok olmadan önce tam bir sefahat ve sapkınlık merkezi olduğunu gösteriyor. Şehrin en belirgin özelliği, fuhuşun çok yaygın olmasıydı.

Ancak Vezüv'ün lavları bir anda tüm kenti haritadan sildi. Olayın en ilginç yanı ise, kentin günlük yaşantısı içinde, Vezüv'ün korkunç patlamasına rağmen, kimsenin kaçmamış ve adeta büyülenerek felaketin farkına bile varamamış olmalarıydı. Yemek yiyen bir aile, o andaki gibi aynen taşlaşmıştı. Cinsel birleşme halinde, sayısız taşlaşmış çift bulunmuştu. Daha da önemlisi, bu çiftler arasında, aynı cinsten olanlar, küçük erkek ve kız çocuklar da vardı. Pompei kalıntılarından çıkarılan taşlaşmış insan cesetlerinin, bazılarının yüzleri hiç bozulmadan kalmıştı. Genel yüz ifadesi şaşkınlıktı.

İşte facianın en akıl almaz yönü buradadır. Nasıl olmuş da binlerce insan hiçbir şey görmeden ve duymadan, adeta ölümün gelip kendilerini yakalamasını beklemişlerdir?
Olayın bu yönü, Pompei'nin yok oluşunun Kuran'da anlatılan helak olaylarına benzediğini gösteriyor. Çünkü Kuran'da, helak olayları anlatılırken "birden yok olma" üzerinde durulur. Örneğin Yasin Suresi'nde anlatılan "şehir halkı", tek bir anda topluca ölmüşlerdir. Surenin 29. ayetinde bu durum şöyle anlatılır:
(Ancak onlara) Yalnızca bir tek çığlık (yetti); anında sönüverdiler. (Yasin Suresi, 29)

Kamer Suresi'nin 31. ayetinde Semud Kavmi'nin helakı anlatılırken de yine "anında yok olma" olayına dikkat çekilir:
Çünkü Biz onların üzerine bir tek çığlık gönderdik. Böylece onlar, ağıldaki çalı-çırpı olan kuru ot gibi oluverdiler. (Kamer Suresi, 31)
Pompei Halkının ölümü de ayetlerde anlatıldığı şekilde, "anında yok olma" tarzında gerçekleşmiştir.


 Değerli kardeşimiz,

Lût kavminin ikamet ettiği şehirlere Kur’an lisaniyle “Mü’tefikât” (Tevbe, 9/70; Hakka, 69/9.) denir. Bunlar beş şehirdir. Buralarda dört yüz bin insanın yaşamış olduğu rivayet edilir.

Bu azabın isabet ettiği bölgeye bugün bahrü’l-meyyit (Ölü deniz) veya Lût gölü denmektedir.

LÛT KAVMİNİN HELAKİ HUSUSUNDA İLİM ADAMLARI NE DİYOR?

Bu konuda Bilim ve Teknik dergisinde neşredilen bir yazıda şu açıklamalara yer verilmektedir:

Bu olay bundan 4000 yıl önce, yani İ.Ö. 2000 yıllarının başlarında ve tahminlere göre İ.Ö. 1900 yıllarında olmuştur. Alman yazar Werner Keller, arkeolojik ve jeolojik araştırma ve incelemelere dayanarak bu iki kentin yeryüzünden silinişini “Tevrat Gerçekten Haklı İmiş” diye çevireceğimiz yapıtında geniş bir biçimde açıklayıp anlatmaktadır. Çok geniş ilgi gören, Keller’in bu yapıtı yirmi iki dile çevrilmiş ve milyonlarca nüsha satılmıştır!

Keller’in açıklamalarına göre, Amerikan arkeolog ve jeologlarının yaptıkları geniş araştırma ve kazılarında, Tevrat’ta (ve diğer Mukaddes Kitaplarda) yeryüzünden silinişleri anlatılan Sodom ve Gomorra şehirlerinin yerleri, Siddim vadisi denilen ve Lût gölünün en alt ucunda bulunan çevredir. Vaktiyle buralarda büyük ve geniş yerleşmelerin bulunduğu kazılardan anlaşılmıştır.

Araştırıcılar, buralarda yaptıkları kazılarda büyük umutlarla Sodom ve Gomorra’nın yerlerinin de bulunacağını sanmışlarsa da düş kırıklığına uğramışlardır ve bundan sonra da bu şehirlerin yerlerinin bulunabileceği artık söz konusu değildir; zira, aşağıda açıklandığı gibi, bu şehirler yerin derinliklerine gömülmüşlerdir.

Bu büyük felâkete neden olan korkunç olayı ve bu felâketten önce burasının jeolojik durumunu Keller şöyle anlatmaktadır:

Lût gölünün doğu kısmında bir yarımada oluşturan dil gibi bir kısım gölün içine uzamıştır. Bu kısma Araplar el-Lisan, yani dil adını vermişlerdir. Burada suyun tabanında, adetâ gölü ikiye bölen ve fakat görülmeyen keskin bir dirsek uzamaktadır. Bu yarım adanın sağında taban 400 metre derin olduğu halde, sol tarafı şaşılacak kadar sığdır. Son senelerde yapılan ölçmelerden burasının derinliğinin ancak 15-20 metre kadar olduğu anlaşılmıştır. Kayıkla Lût gölünün bu alt ucunda gezildiği zaman, güneş ışınları da suya uygun bir biçimde yansıyorsa, insan şaşılacak bir görünüm ile karşılaşır. Şöyle ki, kıyıdan biraz ötede suyun içinde orman ağaçlarının belirdiği görülür. Bunlar da gölün son derece yoğun olan tuzlarının konserve ettiği ağaçlardır.

Derinlerde yeşil renkte görülen ağaç gövdeleriyle ağaç artıklarının çok eski olması gerekir. Bir zamanlar bu ağaçların yaprakları yeşillendiği ve çiçek açtıkları zaman herhalde Lût da buralarda sürülerini otlatmış olacaktır! Lût gölünün bu garip dili bir zamanlar Siddim vadisi idi.

Sodom ve Gomorra’nın uğradığı felâketin nedeni, jeologların gözlemlerinden anlaşılmaktadır. Amerikan jeologları ilk olarak Şeria nehri yatağının neden dolayı çok dik olduğunu açıklamışlardır. Gerçekten Şeria nehrinin yatağını oluşturan 190 kilometrelik bir mesafede, Şeria 190 metrelik bir meyille düşüş yapmaktadır. Bu durum ve Lût gölünün de deniz yüzeyinden 400 metre alçak olması, büyük bir jeolojik olayın burada kendini göstermesinden ileri gelmiştir.

Şeria nehri vadisi ile Lût gölünün durumu da küremizin bu bölgesinden geçen bir yarık ya da çatlağın ancak bir parçasından ibarettir. Küre kabuğunda bu çatlağın durumu ve uzunluğu son zamanlarda saptanmış bulunmaktadır. Bu çatlak Toros dağlarının eteklerinden başlayıp güneye doğru Lût gölünün güney kıyılarından ve Araba çölü üzerinden Akabe körfezine uzayıp, oradan da Kızıl Denizi’ni geçerek Afrika’da son bulmaktadır. Bu uzun çöküntünün uzayıp gittiği yerlerde kuvvetli yanardağı hareketlerinin bulunmuş olduğu anlaşılmaktadır. Şöyle ki, İsrail’deki Galilea dağlarında, Ürdün’ün yüksek yayla kısımlarında, Akabe körfezi vb. yerlerde siyah bazalt ve lâvlar bulunmaktadır.

Bu bölgede bir gün kendini göstermiş olan muazzam bir çökme olayında herhalde patlamalar, yıldırımlar, yangınlar ve doğal gazlarla birlikte korkunç bir deprem olmuş ve Siddim vadisi ile birlikte Sodom ve Gomorra kentleri de yerin derinliklerine gömülmüşlerdir. Bu deprem sırasında yer kabuğunun çatlayıp çöküşü, kabuğun altında uyuyan volkanlara serbest yol vermiştir. Şeria’nın yukarı vadisinde bugün de sönmüş kraterlere rastlanmakta olup buralarda kireç katmanları üzerinde geniş lâv kitleleri ve bazalt katmanları yer almıştır.

İlginç bir nokta da şudur ki, Tevrat’ta depremden söz edilmediği halde Ahmed Cevdet Paşa Kısas-ı Enbiyâ,  yani Peygamberler Tarihi’nde depremi söz konusu etmiştir. Ahmed Cevdet Paşa aynen şöyle demektedir:

 

“Hazret-i İbrahim’in kardeşi Harran oğlu Lût, ki onunla birlikte Babil’den Şam tarafına geçmişti, Sodom cihetine gönderilmişti. Buranın ahalisi ise kâfir ve fâsık idiler. Hareketleri yolsuzdu ve hiçbir kavmin yapmadığı fuhuşları yaparlardı. Lût onları doğru yola çağırdı, dinlemediler. Çok nasihat etti, kabul etmediler. Cenâb-ı Hak onların başına taş yağdırdı ve deprem ile köylerinin altını üstüne getirdi. Hepsini mahvetti. Yalnız Lût, ev halkı ile geceleyin içlerinden çıkıp kurtuldu.”(Ahmed Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya, I. Cilt, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul)

İşte Sodom ve Gomorra şehirleriyle çevresi, böyle büyük bir ilâhî âfetin kurbanı olmuş ve günümüzden yaklaşık 4000 yıl önce kendini gösteren bu büyük felâket sonucunda Sodom ve Gomorra kentleri tam anlamı ile yerin dibine batmışlardır. (Bilim ve Teknik, Sodom ve Gomorra, Prof. Dr. Arif Akman, 152.)

(bk. Mehmet Dikmen, Peygamberler Tarihi)

 

Selam ve dua ile...



Pompeii
İtalya'nın kısmi özerk bölgesi Campania'da, Napoli şehri yakınlarında bulunan ve hala kısmen gömülü olan yıkıntı halindeki antik Roma kentidir.

Şehir, malum, daha çok cinsel açıdan özgürlüğü ve 24 Ağustos 79 tarihinde Vezüv Yanardağı'nın iki gün süren faaliyeti sonucu volkanik kül ve cürufun altına gömülerek yok olması ile tanınmaktadır. 

Yakın zaman önce keşfedilen duvar resimleri ise Pompeii’nin 50 Tonu gibi. Koşun gelin size bu resimleri göstereceğim şimdi. ?

Kaynak: http://www.dailymail.co.uk/sciencetech/a...

Pompeii’deki Erotik duvar resimleri, bir zamanlar İtalyan genelevlerinde sunulan çeşitli hizmetleri ortaya koyuyor.

 
Pompeii’deki Erotik duvar resimleri, bir zamanlar İtalyan genelevlerinde sunulan çeşitli hizmetleri ortaya koyuyor.

Roma İmparatorluğu’nun zevk düşkünü şehrindeki bu erotik sanat ürünleri M.S. 79 yılındaki ünlü volkanik patlamadan sağ kurtuldu diyebiliriz. ?

Kent tarihi boyunca bu erotik resimler ile süslenmiş durumda.

 
Kent tarihi boyunca bu erotik resimler ile süslenmiş durumda.

Pompeii'nin bu meşhur genelevi zamanında zengin iş adamları ve politikacıların keyif çattıkları bir mekandı.

Sanat tarihçileri ve araştırmacılar, resimlerin fahişelerin sunduğu hizmetleri gösterdiğini düşünüyorlar.

Yani bu tarihi Pompeii genelevindeki duvar resimlerinin eski İtalyanların sevimli aktivitelerini ortaya çıkardığını söyleyebiliriz.??

 
Yani bu tarihi Pompeii genelevindeki duvar resimlerinin eski İtalyanların sevimli aktivitelerini ortaya çıkardığını söyleyebiliriz.??

Pompeii Lunapar’ı olarak bilinen bölge kıyı kentinin gelişen "kırmızı ışık alanı"nın merkezi noktasındaydı.

Hani olaylar burada dönüyordu. ?

Genelev 19. Yüzyılda keşfedildi. Keşiften sonra bir süre kapalı kalan tarihi alan Ekim 2006'da yeniden halka açıldı. Şu anda turistlerin de uğrak yerlerinden biri konumunda.

 
Genelev 19. Yüzyılda keşfedildi. Keşiften sonra bir süre kapalı kalan tarihi alan Ekim 2006'da yeniden halka açıldı. Şu anda turistlerin de uğrak yerlerinden biri konumunda.

Western Üniversitesi profesörü Kelly Olson, Pompeii'nin fahişelerinin erotik hayatlarını yakın zaman önce inceledi.

Odak noktası ise heykellerdeki ve fresklerdeki açık cinsellik ve Roma toplumundaki kadınların rolleri.

Araştırmacı antik şehre giderek genelevi inceledi ve mekanı  “Çalışmak için güzel bir yer değil. Genelev çok küçük, karanlık odalardan oluşuyor. Rahatsız edici.” diyerek tanımladı.

Bina, Pompeii'nin en eski semtinde yer alıyor. Genelevin iki yan caddesi bir zamanlar tavernalar ve hanlarla doluydu.

 
Bina, Pompeii'nin en eski semtinde yer alıyor. Genelevin iki yan caddesi bir zamanlar tavernalar ve hanlarla doluydu.

Binanın en üst katında müşterilere seslendikleri balkonlu odalar bulunuyor. Turistler binaya girdiklerinde duvar ve tavan üzerinde bulunan erotik resimler ile karşılaşıyorlar.

Tarihçilere göre tablolar sadece dekorasyon amaçlı değildi, Her bir odadaki fahişelerin özelliklerini ayrıntılarıyla anlatan kataloglardı.

Resimlerin her birinde çiftler farklı cinsel eylemlerde bulunuyorlar. Hizmetler ise epeeey bi’ çeşitliydi. En azından grup seks olduğundan eminiz. ?

Roma’da fahişelik yasaldı ve imparatorluk, başta Yunanistan olmak üzere, egemenliği altında aldığı yerlerden erkek ve kadın köleler getiriyordu.

 
Roma’da fahişelik yasaldı ve imparatorluk, başta Yunanistan olmak üzere, egemenliği altında aldığı yerlerden erkek ve kadın köleler getiriyordu.

Fahişelerin vesika çıkarması, vergi ödemesi ve düzenli olarak kurallara uyması gerekiyordu. Fahişeler ayrıca çalıştıkları kitleye göre farklı sınıflara ayrılırlardı. 

Genelevde sadece kadın fahişeler değil, erkek fahişeler de çalışıyordu ve hem erkek hem kadın müşterilere "hizmet" veriyorlardı.

Roma toplumda evli erkekler başkalarının karıları olmadığı sürece, istedikleri kadınla yatabilirdi. Evli kadınların ise başkalarıyla birlikte olması ise kabul gören bir durum değildi. 

Unesco Dünya Mirası’nda yer alan bölge, özel bir önem taşıyor çünkü; benzerlerinin aksine sadece genelev olması amacıyla tasarlanmıştı.

Duvarlarda eski müşterilerin ve çalışanların yazdıkları yazılar da bulunuyor.

 
Duvarlarda eski müşterilerin ve çalışanların yazdıkları yazılar da bulunuyor.

Araştırmacılar toplamda 120 cümleyi tespit etmeyi başardılar. Aralarında tuvalette bulunabilecek yazılar çoğunlukta. İnsanlar cinsel güçleriyle falan övünüyor.

Memişhane duvar yazısı resmen. ?

Şu anda tarihi bölgede “o işin” yapılması yasak olsa da eski günleri yad etmek isteyen hınzır gençler ortaya çıkmıyor değil.

 
Şu anda tarihi bölgede “o işin” yapılması yasak olsa da eski günleri yad etmek isteyen hınzır gençler ortaya çıkmıyor değil.

2014 yılında yaşları 23 ila 27 arasında değişen bir Fransız erkek ile iki İtalyan kadın grup seks yapmak için gece yarısı tarihi alana girdi. 

Ancak polis onları tam “iş üstünde” yakaladı ve alana yasa dışı biçimde girdikleri için tutuklandılar. ?


Pompeii’deki Erotik duvar resimleri, bir zamanlar İtalyan genelevlerinde sunulan çeşitli hizmetleri ortaya koyuyor.pompei halkı ile ilgili görsel sonucupompei halkı ile ilgili görsel sonucupompei halkı ile ilgili görsel sonucupompei halkı ile ilgili görsel sonucupompei halkı ile ilgili görsel sonucupompei halkı ile ilgili görsel sonucu

 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol